27 Kasım 2007

KIŞLIK YİYECEK MİKTARI...

Arılara kış bakımı yapılırken en çok karşılaştığımız sorulardan birisi ben arıya ne kadar şurup vereyim? Bir çok kaynakta kovanda kalacak kışlık bal miktarının 15 kilo olması yazar, ancak şunu unutmayalım her kovanda aynı oranda arı olmayacaktır. Bunun yerine kovandaki arılı çerçeve sayısını iyi bilmek lazım. Unutmayalım ki arılar kış salkımına girince bulundukları çerçeveden yan çerçeveye geçemezler, eğer bulunduğu çerçevedeki bal kışın biterse arılar o çerçevede açlıktan ölürler. Bunun içindir ki arının bulunduğu çerçevedeki bal kemerinin yüksekliği arılarımızın hayat sigortasıdır. Uzun yıllardır gördüğümüz şey bal kemeri yüksek olan kovanlar son derece sağlıklı olarak kışı çıkartıyorlar. Çerçevede ki bal kemeri yüksekliğinin en ideali çerçevenin yarısından biraz fazla olanıdır. Her zaman söylediğimiz gibi EN İYİ İLKBAHAR BAKIMI SONBAHARDA YAPILAN BAKIMDIR. Baharda yapılan kovan kontrollerinde eğer arılar petek gözlerine kafalarını sokarak ölmüşler ise açlıktan öldükleri kesindir. Arıların üzerinde olmadığı diğer çerçevelerde ne kadar bal olursa olsun hiç farketmez. Bulunduğunuz bölgede kış ayları sıcak geçiyor ve arılar aradabir uçuş yaparak tüketimi hızlandırıyor ise, ya çerçevelerin üzerine veya arıların üzerindeki yemliklere bir miktar kek koyarak bu havalarda arıların o anlık tüketimlerini temin etmek son derece faydalı olur.

23 Kasım 2007

DEĞER VERDİKLERİM...

Arıcılık hayatına başladığım yıllarda tanışma fırsatı bulduğum ve kendilerini tanımaktan onur duyduğum. Türkiye arıcılığı için üçüncü kuşak hizmet veren CİVAN ailesi. Değerli abim Mehmet CİVAN. 1941 Yılında doğdu, arıcılık sektörü içinde büyüdü. Bu genç delikanlı hala aktif arıcılık yapıyor. Çocukları yüksek eğitimlerini tamamladıkdan sonra babalarının daha rahat bir hayat yaşaması için işin başına geçtiler. Bursa Gazcılar Caddesi No: 9 adresinde yıllardır Türk arıcılığına hizmet ediyorlar. Bana her zaman destek olan Mehmet abime saygılarımı sunar ellerinden öperim.
Babalarına olan bağlılıklarını iyi bildiğim Ali ve Mustafa CİVAN kardeşler bu gün ziyaretime geldiler. Geçmişe yönelik çok güzel sohbetlerimiz oldu. Uzun uzun arıçılıkla ilgili konuşmalarımız oldu, üretimini yapacakları yeni ürünlerden bahsettiler. Artık yurt dışı kataloglarda gördüğümüz bir çok malzemeyi onlarda bulabiliyoruz. Kendilerine sağlıklı, mutlu bir yaşam ve işlerinde bereketli bol kazanç dilerim. http://www.civan.com.tr

22 Kasım 2007

ARICILIK KURSU...

Kapalı ceza evinde açtığımız arıcılık kursunun ardından halka açık kursumuzla eğitime devam ediyoruz. Bu kursta mevsim itibari ile uygulama yapamıyoruz, onun yerine video izliyoruz. Önümüzde ki ilkbaharda arısı olan ve yeni başlayacak olanları ziyaret ederek eksik kalan uygulamalarımızı tamamlayacağız. Katılan arkadaşlarımızın öğretmen, mühendis, iş kadını, iş adamı ve serbest meslek sahibi olması arıcılığın ülkemizde ne kadar ilgi çekici olduğunu gösteriyor. Bu kursun devamında başka bir belde de kursumuz var. Daha sonra Eğitim fakültesindeki öğrencilerimizle devam edeceğiz.

18 Kasım 2007

ARILAR KIŞA HAZIR...

Arıları kışa hazırlamak için iyi bir varroa mücadelesinden sonra ana arıyı yumurtlatarak genç bir nesille kışa sokmak lazım. Varroa bölgemizde sonbahar sıcaklarında da çok hızlı gelişme göstermekte. Zonguldak arı kışlatma konusunda güzel bir yer, bir çok ilde ana arılar yumurtayı kesmiş olmasına rağmen burada hala devam ediyor ve bahara kadar da devam edecek. Bu yıl Bayer firması tarafından piyasaya verilen BAYVAROL adlı varroa ilacını kullandım, %98 - %100 etkili olsada çevredeki arıcıların ilaçlama yapmaması arılarımızda varroa olması için her zaman risk faktörüdür. Bulunduğumuz bölgede ki bütün arıcıların aynı anda varroa ilaçlamasını yapması bu sorundan kurtulmamızı sağlar...
Yani siz arınızı çok iyi ilaçlasanız da mutlaka %2-4 oranında bulaşıklık söz konusudur, bunuda önlemek için etken maddesi değişik bir ilaç kullanarak o riskide yok etmek mümkün. Bu amaçla BAYVAROL şeritleri toplarken ihtimalde olsa kalan varroaları nakavt etmek için PERİZİN kullandım. Bu uygulama tek doz oluyor .
İlaçlama yapmadan önce arıların kışlık bal kemerlerinin oldukca iyi olması için ben arıları kek ile besledim. Bunun çokta faydasını gördüm. Zaman yetersizliğinden dolayı sonbahar şuruplaması yapamamıştım bunun yerine kek çok iyi oldu. Arılar kışlık kemeri çok iyi oluşturdular, açlık tehlikesi iyice ortadan kalkmış durumda. Her zaman bize sorulan sorudur, bir kovanda ne kadar bal olmalı diye. Ben derimki; çerçeve sayısı ne olursa olsun arıların işgal ettiği çerçevedeki bal kemerinin yüksekliği önemli. Kovandaki balın miktarı değil, yani arılı çerçevelerdeki bal kemeri yüksekliği orta yerden aşağı 14 santim uzun ise bu arılar asla açlıkdan ölmez. Zayıf arıların yanına bölme tahtalarıda konarak arıların ısıtacağı alan daraltıldı. Allah ilkbahara tüm arıcılarımızı ve arılarımızı sağlıklı çıkartsın...

15 Kasım 2007

GÜZEL ÜLKEMİZDEN MANZARALAR...

-

BURADA YAZ ---------------------------------------------BURADA KIŞ

İçinde bulunduğumuz bu kış mevsiminde Ülkemizin her bölgesinde değişik zamanlarda değişik havayı görmek mümkün. 13 Kasım 2007 de Ankaraya doğru yola çıktığımda hava güzeldi ama yolda ilerledikce çok değişik şeyler gördüm ve memleketimizin bu güzelliklerini sizlerle paylaşıyorum. Karadeniz-Ereğlide arılarımız kocayemiş ağaçlarındaki çiçeklerden bol miktarda nektar topluyor. Ankarada kar yağıyor...BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM.

10 Kasım 2007

DÜNYADA İLK...

Arıcılar olarak hepimiz biliriz ki arılı kovanlarda çerçevelerin üzeri mutlaka örtülmelidir. Yörelere göre bu farklılık gösterdiği gibi değişik ülkelerde de farklı uygulamalar görülüyor. Bir çok ülkede örtü bezi veya örtü tahtası yoktur, bunun yerine kovanın kapağı görevinide gören düz tahtalar kullanılır. Bizim ülkemizde ise gezginci arıcılık yapanların çoğunluğu örtü malzemesi olarak örme naylon çuval veya kalın bez kullanıyor. Bazı arıcılarımızda ya tek parça kontraplak, iki parça tahta veya dört-beş parça tahtadan örtü malzemesi kullanıyorlar. Arılığını ziyarete gittiğimiz Zafer ALTUNSOY bir çok arıcımız gibi bez kullanıyor. Bu konuda eşide kendisi kadar titiz olduğunu öğrendik. Ömür boyu mutlu ve başarılı olsunlar...TEBRİKLERRRRRRRR

7 Kasım 2007

ORDU - BALDA KALINTI VE ARI HASTALIKLARI...

Ordu il tarım müdürlüğü tarafından düzenlenen BALDA KALINTI VE ARI HASTALIKLARI EĞİTİM SEMİNERİ için bizlerde orada hazır bulunduk. Bize verilen bilgiye göre havanın yağmurlu oluşu nedeniyle sadece merkezdeki arıcılar haberdar edilmiş, köylerdeki ve diğer ilçelerdeki bir çok arıcının haberi yokmuş. Zaten salonda küçük 5oo kişilik o nedenle haber vermedik dediler. İyiki haber vermediler değil salon otel almazdı ki. Açılış konuşmasında inanılmaz şekilde arıcılık konusunda bilgi sahibi olan İl Tarım Müdürü konuşmasını yaptı ve başka bir toplantıya katılmak üzere oradan ayrıldı. Ordu İli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ankara'da Bakanlık düzeyindeki arıcılık toplantısı nedeni ile katılamadı ama yönetimden bir çok arkadaşımız orada hazırdı.

Salonda oturacak yer kalmadı ilave sandalyeler taşındı. Bir çok toplantıya katıldım ama bu kadar düzenlisi pek az oluyor. Demek ki sadece arı sahibi olmak başka şey bu işten geçimini temin etmek başka bir şey, bunu bu sefer daha iyi anladım. Bayer firmasının oradaki temsilcileri gelen arıcıların listesini yaparken bende yardım edeyim dedim. Adını soyadını yazdıklarımızdan kaç arısı olduğunu sordum, sadece bir kişi 50 arım var deyince hayretle bakmışım ki ben arıları yayladan getirmedim sattım dedi. Kaç arı sattın dedim, benim arım az, 400 kovan sattım dedi. Birlik başkanı Necati beyle konuştuğumuzda da söylemişti zaten 5 ila 15 kamyon arı yükleyen arıcımız var dedi. Her kamyon 200 kovan alır denir.
Doç.Dr. Hayrettin AKKAYA Arı hastalıkları ile ilgili sunumunu yaptı. Geçmiş yıllarda bu bölgede çalıştığı için arıcılar onu iyi tanıyorlar. Hatta takılmadanda edemediler, haberleri yoktu onuda öğrendiler. Hayrettin hocamız Profesör olarak yine biz arıcılara hizmete devam edecek. bu vesile ile yeni kariyerinin hayırlı olmasını dilerim. Doktorasını yaptığı yıllarda tanışmıştık o günden beri bizim için çok emek harcamıştır. Ne yazıkki bilim adamlarının içinde arıcılık konusuna eğilenlerin sayısı çok azdır. Bu nedenle olanlarının kıymetini çok iyi bilmemiz lazım. Parazitoloji dalında arı çalışan Hayrettin hocamız ve Uludağ ünüversitesinde Doç.Dr. İbrahim ÇAKMAK hocamdan başka varmı ki...Arı ilaçlarını sahada çalışan kaç bilim adamı var. Arıcı arkadaşlar, bir ilacın uluslararası değerde kabul görebilmesi için 5 yıl sahada denenmesi gerekiyor.
Bunun için çok ciddi paralar harcanıyor. Bunu karşılayacak firmalarında büyük firmalar olması gerekiyor. Yoksa bize merdiven altı ilaçların çok iyi ilaç olarak yutturulması çok kolay olur haberimiz olsun. Geçmişte arı ilacı olarak ruhsat almış bir çok ürün Dünyada yasak olduğunu bilmemize rağmen iyi sonuç veriyor diye uzun yıllar kullanıldı şimdi üretimleri yasaklanma aşamasında... Yıllardır bir çok ülkede başarıyla kullanılan BAYVAROL adlı ürün artık bizdede piyasada. Bu konuda konusunda uzman olan Bayer teknik müdürü Vet.hek. Cem KESKİNDİL arıcılarımıza ilacın nasıl etkili olduğunu diğer aktif maddelerle karşılaştırmalı olarak anlattı. Artık kendi sağlığımıza gösterdiğimiz özeni arılarımıza ve ürünlerimizi tüketen müşterilerimizin sağlığı içinde göstermemiz gerekiyor. Karşılaştırmalı olarak bu bilgileri duyunca insanın gerçekten aklı karışıyor. Demek ki yıllarca birileri bizim cebimizden başka bir şey düşünmemiş.
Bu kadar eğitimden sonra karnımız acıktı diye bir alt kata inmemiz söylendi...EEE kolay değil
saatlerce dinledik.
Hep merak ederim biz evde 3-5 kişiye yemek yaparken zorlanırızda bu yüzlerce kişinin yemeği nasıl hazırlanır diye. Meğer ki işin sırrı ekip çalışmasında. Mutfak bölümüne geçtim. Bakın Şefimiz Ercan HATİPOĞLU şık giyimi ile arkadaşlarının yanında işlerin yolunda gitmesi için duruyor, bir arada masalara ekmek servisi yaparken gözüme takıldı. Böyle çalışanları tebrik etmek lazım. Şefim tüm yemek yiyenler adına şahsında mesai arkadaşlarına ve sana teşekkürler...
Dün gece yerleştiğimiz otelde öğlen yemeğinden sonrada arıcılar ile soru cevap şeklinde uzun bir süre sohbete devam edildi. Ayrılmak için eşyalarımızı topladık ama otelin genel müdürü bize çay ikram etmeden yollamadı. Bizde bu teklife hayır demedik.
Soldan sağa; Bayer Marmara ve Ege Bölge müdürü Vet.hek. Ünal KIRIMLI, Arıcı Selahattin GÜNEY, Karadeniz Bölge Müdürü Hay.Sağ.Tek. Cahit DABAK, Ayaktakiler; Solda Bayer ürün Müdürü Vet.Hek.Ahmet UÇAL ve Grand Hotel Tesk genel müdürü Levet Y. ÖZTÜRK bize gösterdikleri sıcak ilgi ve güler yüzden dolayı sonsuz TEŞEKKÜRLER...

NEREDEYİZ, KİMLER VAR...

Rize'de yapılan eğitim toplantısından sonra durum değerlendirmesi yapmak ve geceyi geçirmek üzere Odu iline akşam üzeri geldik. Konaklayacağımız Grand Hotel Tesk'deki odalarımıza yerleştikten sonra akşam yemeği için bir balık lokantasına gittik. Unutmadan eğer karadeniz bölgesine bu mevsimde yolunuz düşerse yol boyunda her yerde bulabileceğiniz ve birdaha unutamayacağınız lezzette hamsi yemeniz mümkün, sadece çeşitli pişirme yöntemleri çok bunu bilesiniz. Bizler ızgarada olanını terçih ettik. Izgara hamsinin sonunda limonlu helva yemeyi unutmayın haaaa...Karadeniz Ereğli'de bir ızgara hamsiden sonra sindirimi kolaylaştırıcı olarak yazdığım sır işte bu limonlu helva. Hazırlanması kolay, helvanın üzerine bolca limon sıkılıyor iyice karıştırılıp pelte haline gelince buzdolabında dinlendiriliyor. Kim yer bu kadar hamsiyi demeyin sakın, dedim ya ekip halindeyiz.

Kimler var...
Sağdan sola; Bayer Ürün müdürü Vet.hek. Ahmet UÇAL, Bayer Karadeniz satış temsilcisi Vet.hek. Ahmet ÖZTÜRK ,İst.Ün.Vet.Fak.Öğ.üy. Doç.Dr. Hayrettin AKKAYA, Arıcı Selahattin GÜNEY, Bayer Teknik Müdürü Vet.hek. Cem KESKİNDİL, Bayer Karadeniz Bölge Müdürü Vet.Sağ. tek. Cahit DABAK, Marmara ve Ege Bölge Müdürü Vet.hek Ünal KIRIMLI.
Çaylar içildi ohhhh. Doğru otele yarının işi çok. Kolay değil burası Ordu, arıcılık denince burda durmak lazım.

RİZE ARICILARI VE EĞİTİM TOPLANTISI...

Bir kaç gündür yoktum... Karadeniz bölgesinde arıcılar için bazı illerde eğitim çalışmaları olacak diye haber gelmişti. Benide davet etmişlerdi, katıldığımda çok iyi oldu. Hem değişik şeyleri öğrenmek hemde başka arıcılarla görüşmek fırsatım oldu. Derler ya çok gezenmi bilir çok yaşayanmı. Cevabı çok basit, elbette çok gezen çok şey bilir. Birde buralardan duyduklarımızı bizlerde paylaşırsak çok daha güzel olur. Bu yıl her nedense ARI KUŞU sıkıntısı geçmişe nazaran daha çok oldu. Hatta Eskişehir'den Halil BİLEN ve bir çok arıcı bize saldırıyorlar demişler ve çok güzel video görüntüleride yayınlamışlardı. Bu seyahatimde ARI KUŞU için %100 etkili bir yöntem öğrendim. Çok akıllı milletiz vallahi her türlü işe aklımız eriyor.Yakın zamanda yazacağım bu konuyu. İlk durak Rize, oteldeyiz saat:23,00
Toplantı salonu epeyce kalabalık, belliki arıcılarımız arılarını seviyor ve bilgi almaya meraklı. İstanbul Ünüversitesi Veterinerlik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.DR. Hayrettin AKKAYA arı hastalıkları ve varroa paraziti konusunda arıcıları bilgilendirdi. Yörede kullanılan değişik ilaçlardan dolayı ana arı kayıpları çok olduğu gibi koloni kaybıda çok oldu. Bunlardan bir taneside çok sıcaklarda kullanılan kekik yağı (timol) aynı zamanda kovanlarda koku farkınıda yok ettiği için aşırı derecede yağmacılık eğilimi oluyor. Organik olarak satılan bir çok ürününde yeterli etkiye sahip olmaması yüzünden yeterli sonuç alınamıyor.
Bu ciddi sorunu çözebilmek için daha öncede yazmıştım, Zonguldak'ta yapılan ilk toplantı sonrası BAYVAROL adlı ilaç piyasaya sürüldü. Kullanan arıcılarla yaptığım görüşmelerde ortak söz daha önce neden yoktu şikayeti oldu, artık var. Şunu hiç bir zaman unutmayalım; en iyi varroa mücadelesi kontrollü olan mücadeledir. Rize'de yapılan bu güzel toplantı sonrası Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı, organizeyi yaparak bizi çok iyi ağırlayan mütevazi bir abimiz Bayer firması bölge müdürü Cahit DABAK ve satış temsilcisi güler yüzlü Ahmet ÖZTÜRK, eski dostlarımız bir kaç arıcı ile beraber hatıra fotoğrafı çektirerek ertesi gün, Ordu İl Tarım Müdürlüğünün düzenlediği büyük toplantıya katılmak üzere ekip olarak yola çıktık. Rizede bizi güler yüzle karşılayan herkese selam olsun.