
Tarih 5 Şubat 1921 her yer kapkaranlık. Alemdar gemisinin kahraman denizcileri civarda karakol yapan gambotların arasında karşı sahilden verilecek işareti bekliyor. Heyecanla beklenen işaret sonunda geldi. Çarkçı başı Osman Efendi herkes görevinin başına diye gürledi ölmek var, dönmek yok bismillah vira. Bu komut yetmişti yurtsever ve yürekli denizcilere.
Hava daha da soğumuş zehir zemberek dedikleri cinsten bir hal almıştı. Bir de sert bir karayel vardı ki gecenin bu saatinde, Karadeniz'den gelip Boğaz'ın karanlığa bürünmüş suları, üzerinde binlerce iğne varmışçasına, insanın yüzüne art arda tokat gibi çarpması karşısında yapacak hiç bir şey yoktu. Fakat onlar, denizi bilmeyen, denizi sevmeyen, deniz adamı olmayanların bir saniye dahi dayanamayacağı bu acının farkında bile değillerdi.
Hani bir söz vardır denizciler hırçın ve fırtınalı denizleri, analar doğum sancılarını unutmasalardı eğer, bu ülkede ne denizci ne de vatan evlatları yetişirdi.

Gemi Kuruçeşme önlerinden Boğaz'ın karanlık sularını yara yara Karadeniz'e doğru yol almaya başladığında mangal yürekli dokuz denizcinin yürekleri daha bir hızla çarpmaya başlamıştı. İyice azıtan karayel sinek vızıltısı gibi geliyordu onlara. Güverte ışıkları yanan, fırtınadan korunmak için kıyıya yakın demirlemiş İngiliz gambotunun önünden tam yol geçerlerken Recep Kahya, Rıfat Reis endişeyle gambota bakıyorlardı. Gecenin zifiri karanlığında deniz üstünde, daha Karadeniz' e varmadan, Boğaz sularında İngilizlere yakalanmak, çıkılan bu yolda ölmekten beterdi onlar için. Gambotun yerinden hiç kıpırdamadığını fark elli Recep Kahya. Üstelik baş üstünde kendilerine beyaz bir şey sallayan birisi vardı. İngiliz gemilerinde çalışan, Türkler vardı. Onlar bu gece Boğaz' dan Karadeniz' e çıkacak olan cephane yüklü Alemdar gemisinden haberdardı ve haberdar oldukları için de kendilerince gerekli önlemi almışlardı.
Şile, Ağva, Kefken, Akçakoca, Alaplı derken 6 Şubat 1921 öğle saatlerine doğru Ereğli önlerine gelmişlerdi. Günün bu saatlerinde Keşif tepe üzerindeki nöbetçilerin allığı birkaç el tüfek sesi ve ufuk çizgisi üzerinde gözüken Alemdar, sabahın ilk saatlerinden bu yana havanın ayazına aldırmadan kıyıda bekleyen Milli Mücadele kuvvetlerini büyük bir
Karadeniz'in fırtınası yaman olur.
İşte bu havalarda, Yer küre tarihinin tanık olduğu en kutsal, en haklı ve destansı savaşı olan kurtuluş savaşı süresince Düşman gemileri kıyıda ve limanlarda kalmışlar, denize açılmamışlardır. Fakat Türk denizcileri ise tam tersine, böyle azgın havalarda denize çıkarak ve dev dalgalarla pençeleşe pençeleşen, karadaki kuvvai milliyetçilerin ve Kemalistlerin beklediği silah ve cephaneleri emredilen limanlara ulaştırmışlar ve tüm Karadeniz sahili boyunca hıyanet eden ermeni ve Rum çetelerinin canlarına ot tıkamışlardır.
İşte kurtuluş savaşını bize kazandıran ruh bu ruhtur.
Alemdarın ve kurtuluş savaşımızın kahraman denizcileri sizleri saygı ve minnetle anıyoruz ruhlarınız şad olsun.
Tüm yurtsever Türk denizcileri denizleriniz sakin, rüzgarınız kolayına, pruvanız neta, bahtınız açık olsun.