28 Eylül 2008

BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN...

Tüm İslam Aleminin RAMAZAN BAYRAMI mübarek olsun.

İki yıldan fazla zaman oldu PROPOLİS ile ilgili çalışmalarım vardı zaten. Artık ülkemizde de arıcıların ürettiği ürün çeşitlenecek ve ürettiği ürünler değerini bulacaktır. Bütün arıcıların bildiği ve genelde ekonomik değeri olmadığını düşündüğü PROPOLİS kovanlardan kazınarak atılıyordu, bende elime gecen propolisleri toplayıp buz dolabına atıyordum. İşte bunun sonuçlarını almaya başladık, görüştüğümüz firma yetkilileri ile birlikte PROPOLİS'Lİ PASTİL üretimi başlıyor.
Geçen hafta küçük bir kalp kırizi geçirdiğimi duyan dostlarım MSN veya telefon yoluyla geçmiş olsun dileklerinde bulundular, herkese teşekkürler. Çok şükür iyiyim ve bu bayramda inşallah yine birlikte olacağız.

20 Eylül 2008

HAVADAN HABERİNİZ OLSUN...


Önceki gün (17,Eylül,2008) Zonguldak Belediyesi toplantı salonunda Devlet Metoroloji İşleri Genel Müdürlüğü- Zonguldak Bölge Müdürü: ve şube müdürleri tarafından düzenlenen toplantıya; İl Tarım Müdürlüğü, Zonguldak İli Arı Yetiştiricileri Birliği, Zonguldak ve ilçe ziraat odaları, Muhtarlarımız ile konu ile ilgili az sayıda davetli katıldı. Benimde merak ettiğim bir çok konuyu tüm katılımcılar gibi sorarak öğrendik. Bize verilen bilgilerde ise bundan böyle isteyen herkes hava raporlarına ulaşabilecek ve konu ile ilgili olanlara olağanüstü durumlarda bilgiler verilecek olması idi. Linkini yazdığım sayfada istediğiniz zaman hava raporlarını alabiliyorsunuz, bunun yanında bulunduğunuz yerde eğer Meteoroloji istasyonu varsa onun çektiği anlık görüntülere ulaşabiliyorsunuz. Bütün bunların ötesinde konusunda uzman olan çalışanları telefonla arayarak daha geniş bilgiye ulaşabilirsiniz. Bunların yapılmasındaki amaç, hızla değişen dünyada ülkemizdeki tabiat varlıklarının kıymetini iyi anlamak ve üretimimizi daha akıllıca yaparak gelecekte meydana gelecek olan zor günlere hazırlıklı olmak. AKLIMIZI BAŞIMIZA ALALIM, YAŞADIĞIMIZ DÜNYAYI YOK ETMEYELİM... http://www.dmi.gov.tr/index.aspx
TOPLANTIYI DÜZENLEYENLER VE KATILIMCILAR TOPLU OLARAK HATIRA FOTOĞRAFI ÇEKTİRDİK. Bu toplantı sonrası Zonguldak Ziraat Odası Başkanı Hasan beyin verdiği iftar yemeğine katıldık. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler...

13 Eylül 2008

VARROA MÜCADELESİNDE JEL FORMİK ASİT...

Değerli arıcı dostlarım; Gelişen teknolojilere ayak uydurmada biraz geç kaldığımız söylensede bazı gelişmelerimizde olmuyor değil. Varro parazitine karşı önceki yıl bende organik olduğu için formik asit kullandım ne yazıkkı kontrollü salınım olmadığı için pekte memnun olmadım. Yurt dışında bir çok ülkede jel olarak kullanıldığını biliyoruz, işte Ülkemizde de bu jel üretildi ve piyasaya sürüldü. Gecen günlerde bir çok arkadaşım nerden bulabileceğini msn den veya bloglardaki yorumlardan sorduğu için bende üretiçi firma ile görüşerek ürün hakkındaki bilgileri ve açık adreslerini yayınlıyorum. Sağolsun Ömer bey Cep telefon numarasını ve mail adresinide verdi. Bu ürünün uygulaması ile ilgili video görüntülerinide bayramdan sonra yayınlayacağım.


Forbeevar
İnhalasyon Jel
Bal arılarında Varoosis için Ektoparaziter (Akarisit)
FORMÜLASYONUN ÜSTÜNLÜĞÜ:
Forbeevar Jel’in formülasyonunda bulunan ve formik asitin kontrollü olarak salınımını sağlayan jelleştirici madde insan hekimliğinde de kullanılan bir maddedir.
FORMİK ASİTİN ÜSTÜNLÜĞÜ:Formik asit balın yapısında da bulunan organik bir asittir. Suda çözünür. Bu özelliği ile tekrarlanan kullanımlarda bile balda kalıntı yapmaz.Varroa akarına ve trachea akarına etkili olan arılarda kullanılabilen tek etken maddedir.
BİLEŞİMİ:
Forbeevar İnhalasyon Jel; her 100 gramında 65 g formik asit içeren akışkan renksiz harici uygulamaya hazır kontrollü salınımlı jeldir.
KULLANIM SAHASI VE ENDİKASYONLARI:
Forbeevar İnhalasyon Jel; bal arılarının yavru ve erginlerinde vücut sıvısını emerek ölümüne sebep olan Arı akarları Varroa jacobsoni (varroa akarı) ve Acarapis woodi (trachea akarı) dış parazitlerine karşı tedavi ve korunma amacıyla kullanılır.
KULLANIM ŞEKLİ VE DOZU:
Forbeevar İnhalasyon Jel Veteriner Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği taktirde; ilaçlamalar hava sıcaklığı 14-27 °C arasında iken erken ilkbahar ve geç sonbaharda akşama doğru yapılmalıdır. 3-5 çerçeveli kovana bölme tahtası ile
bölündükten sonra 5-10 g Forbeevar İnhalasyon Jel çerçevelerin üst çıtası üzerine damlatılır ve kovan kapağı kapatılır. Eğer kovanda 9-10 çerçeveli güçlü bir koloni varsa ve enfestasyonda yoğunsa 10-20 g Forbeevar İnhalasyon Jel çerçevelerin üst çıtası üzerine damlatılır ve kovan kapağı kapatılır.
Pratik olarak kovan tahtası kaldırılır. Kovan içindeki arılı çerçevelerin üst çıtası üzerine 1 nohut büyüklüğünde Forbeevar Jel damlatılır.
Örneğin; 10 adet arılı çerçeve varsa 10 adet çerçevenin üzerine 1’er nohut büyüklüğünde Forbeevar Jel damlatılır. Bal ve arı üzerine dökülmemelidir. Kovan uçuş deliği kapatılmamalıdır. Kullanmadan önce şişeyi lütfen iyice çalkalayınız
GIDALARDA İLAÇ KALINTI UYARILARI:
İlaç Kalıntı Arınma Süresi (İ.K.A.S); Bal için “0” (sıfır) gündür.
PROSPEKTÜSÜN ONAY TARİHİ: 14.05.2007
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI RUHSAT TARİHİ VE NO: 14.05.2007-18/035
RUHSAT SAHİBİ VE ADRESİ:
BioHAYAT İlaç Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
Birlik Sanayi Sitesi 3. Cad. 1. Birlik İş Merkezi No:5081 Büyükçekmece İSTANBUL
Tel:02128752681 Fax:02128752682 http://www.biohayat.net/ info@biohayat.net
İlgili Kişi: Ömer PEKCAN Cep Tel: 0533 383 16 53

12 Eylül 2008

EŞEK ARILARI...


Bu eşek arılardan kurtulmanın en güzel yolu yuvalarını bularak akşamdan sprey böcek ilaçlarıyla öldürmek, eğer çok yükseklerde ise ilaçlama motorları kullanılır. İlaçlama yaparken ilacın zarar vermemesi için gerekli önlemler alınmalı.
Bir çok blogda farklı yöntem yazan arıcı arkadaşlarım var, hepside uygulanabilir yöntemler olmasına rağmen herkes kolayına geleni yapsın eminim bir gün mükemmeli bulunacak.
Bölgemizde uğradığım bir kaç arıcı dostum, pet şişelerinin üst kısımlarını keserek ters çeviriyor içerisine olgunlaşmış armut parçalarını atıyorlar (hemde yedikleri armut parçalarını) inanılmaz şekilde sarıca ve eşek arıları giriyor. Gecen yıl bunu bira ile yapanlar vardı bu yöntem daha etkili...

8 Eylül 2008

GEZ KONYAYI...

Bizim ATA sözlerimiz hayatımızın ve geleceğimizin yol haritası gibi olduğunu iyi biliriz. Gecen hafta Üniversite kayıtlarını yapmak için, küçük kızım için Ankara'ya, ablası için Konya Sarayönü ilçesine gittik. "Gez Konyayı Gör Dünyayı" diyenler ne güzel demişler. Tabiki gezerken gördüğümüz yerlerde nereye, nerden baktığımız çok önemli. Yolculuğumuz ramazan olmasına rağmen otobüslerin konforundan dolayı çok rahat geçti. Akşam üzeri vardığımız Sarayönü ilçesinde iftarımızı yapabileceğimiz bir yer aramaya başladık, cadde üzerinde etli ekmek yapan bir kaç yer var ama iftarlık pide yapmakla meşguller. Caddenin öbür tarafında bir yer bulduk hemde sıcak yemek bile var, iftarda burada yemek için yerimizi ayırttık, gece kalacağımız yere gittik eşyalarımızı bıraktık.



Yolculukta insanın karnı birazdaha fazla acıkıyor galiba, masamıza oturduk siparişimizi verelim dedik ama nede olsa değişik yöre yemeği vardır önce soralım dedik. Lokantada güler yüzüyle yanımıza gelen Menderes DAĞBAKAN kardeşimize neleri yersek iyi olur diye sorduk sağolsun bize iyi fikir verdi, önce az çorba, pilav üzeri kavurma, salata, kavun, karpuz doğranmış bir tabak ve su. Hani biz konyanın etli ekmeği meşhurdur diye duyardık ya Menderes kardeşimiz dediki abi ben size MEVLANA yaptırayım (etli ekmek üzerine peynir konuyor) dedi biz zaten karnımız aç diye hiç itiraz etmedik. Benimde azda olsa mutfak kültürüm vardır diye fırına yaklaştım, akşamın bu saatinde Mevlüt ve Yaşar usta siparişleri yetiştirebilmek için fırının karşısında ter döküyorlardı.
İftar sonrası yanımıza gelen çok programlı lisede müdür yardımcısı sayın İbrahim GEZİCİ bizim için ne kadar koşturduğunu kelimelerle anlatamam. Kızımın kalacağı pansiyonu ayarlaması ve okulundaki meslektaşları ile konuşması bizi inanılmaz derecede memnun etti. İşte "GEZ KONYA'YI GÖR DÜNYA'YI" derler ya ben buna bakış açısı diyorum. Anadolu insanı nerde olsa asaleti üzerindedir. Milli eğitim şube müdürü Mustafa bey, öğretmen evi görevlileri ve güler yüzlü Sarayönü esnafı Allah sizlerinde gönlünce versin... Benim anlattığım Sarayönü, Siz birde KONYA'yı görün...

7 Eylül 2008

KANINDA VAR...


Eskişehir'de ki arıcı dostumuz Halil BİLEN'in dediği gibi arıcılık maalesef tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktır. Bu söz ne kadar doğru ancak yaşayan bilir. Gecen hafta küçük kızımın kayıdını yapmak için Ankara Üniversitesine gittik. Daha önce Zonkuldak Karaelmas Üniversitesinde çalışan Doç.Dr. İrfan KANDEMİR hocam ve Doktorasını yapan Ayça ÖZKAN artık Ankara Üniversitesinde görev yapıyor. Dünyada arı biyolojisi ile ilgili çalışma yapan bir kaç bilim adamından birisi olan İrfan hocam görev yaptığı okulun duvarındaki arı varlığını hemende farketmiş. Okul içinde bizi gezdirirken bu arının olduğu yeri bizede gösterdi, fotoğrafı sizde büyüterek bakarsanız bu arının epey zamandır burada olduğu belli. Şimdi bu arıyı oradan nasıl alırız diye senaryomuzu hazırladık, seneye baharda bir operasyon görünüyor. Yakından çekilen fotoğrafa baktığımızda taş duvar içinde olmasına rağmen havalandırma ihtiyacı duyduklarına göre az bir arı olmadığı anlaşılıyor.

5 Eylül 2008

SUSAN W. COBEY İLE ROPORTAJ...

DÜNYA ARICILIĞININ GELECEĞİÜLKEMİZE BAĞLI...

Arıcılık konusunda ıslah çalışması yapmak başlı başına bir bilim dalıdır, bu konuda çok çok uzun süreli bilimsel çalışmalar yapmak gerekir. Ancak buna ihtiyaç varmıdır diyede sormak gerekir. Dünya üzerinde bizim ülkemiz kadar çok eko tip barındıran başka bir ülke yoktur. Bu konuda asıl yapılması gereken bu eko tiplerimize sahip çıkmaktır. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gelen ve bizim arılıklarımızıda gören, Dünyada en iyi suni dölleme uzmanı olarak kabul edilen Susan Cobey bakın bizim yerli ırklarımız konusunda neler söylüyor. Bu konularda yapılacak en iyi çalışmaların yerli ırklarımızın korunması gerektiğidir. Gereksiz yere hiç kimse çıkıpta bunun aksini söylememesi gerekir, elbette bu konularda bilimsel çalışmalar yapılmalı ve yapılacaktır ama bilinmeliki dünyanın en iyi gen merkezi Türkiye olarak korunmalıdır ve sorumlu olan herkes bu gen kaynaklarına sahip çıkmalıdır. Her bölgemizin kendine has ırkları korunmalı ve bu konuda dahada ileri boyutta kararlar alınarak gen merkezleri oluşturularak koruma altına alınmalıdır. Dünyada var olan arı kayıpları nedeniyle Ülkemiz arıcılığı Dünya arıcılığınında gelecek garantisi olarak varlığını sürdürecektir. Susan Cobey'in de dediği gibi arıcıların kendi ihtiyacı olan anaları doğal yoldan üretiyor olması zaten tüm sorunları çözüyor ve böylece ırkların korunması sağlanmış oluyor. Bu şekilde devam edilmesi ırkların bozulmamasını sağlamış olacaktır. Bu nedenle arıcılarımızın bu konularda eğitilmesi tüm sorunları ortadan kaldıracaktır.