29 Ekim 2007

CUMHURİYETİMİZ...

HÜRRİYETİNİN BEDELİNİ KAN'LA ÖDEYEN TEK MİLLET...
DEĞİL 84 YIL ASIRLAR BOYU YAŞAYACAKTIR...KUTLU OLSUN

27 Ekim 2007

ARILIK ZİYARETİMİZ...

İşlerimizden fırsat buldukca arıcı arkadaşları da ziyaret ediyoruz. Uzun zamandan beri söz verdiğimiz halde bu gün arılığına gittiğimiz Mehmet KUTUCU Erdemir (Ereğli demir çelikfabrikası) den emekli. Amasya doğumlu Karadeniz Ereğli Yaraşlı köyünde ikamet ediyor. Çok güzel bir evi ve bahçesi var. Allah ailece huzur ve sağlıklı yaşam versin diyoruz. Hayatımda ender gördüğüm en titiz ve bir o kadarda kibar insanlardan birisi. İyi bir aile reisi. Bu Fotoğrafı boy çekemedim Çünkü Mehmet beyin arı malzemelerini koyduğu ve bal süzdüğü yer burası, durduğu yere ayakkabı ile girilmiyor. Bende ihtiyarlık var malum, ayakkabıları çıkartamadım. Dedimya titiz adam işte...
Önceki yıl oğlu ile arıcılık kursuna geldiler, aslında iki oğlu var büyüğü Kaan KUTUCU İstanbul Teknik Ünüversitesi Elektrik mühendisliğinde okuyor Kardeşi Doğan KUTUCU Hacettepe Ünüversitesi Jeoloji mühendisliğinde okuyor. Kız kardeşleri Gizem KUTUCU ise lise öğrencisi.
Bu gün ben ve Zafer ALTUNSOY arılıklarını ziyaret ettik. Ama ne arılık, aşağıdaki fotoğraflardan belli oluyor zaten. Bizim orada, hele mangalın başında canımız çıktı. İnanın zor kalktık...

Benden tavsiye, mutlaka taze hamsi olmalı, pişirmesi bilen tarafından yapılmalı, tarafımızdan kontrol edilmeli, yanında fasulye veya karışık turşu olmalı, en son sindirimi kolaylaştırıcı olaraktaaaaa....

25 Ekim 2007

ZİYARET ETTİKLERİMİZ...

Eskişehir seyatimizi aylar önce planlamıştık ya, bir çok arkadaşımızın bundan haberi oldu. İnsanın her yerde dostu olması kadar daha güzel ne olabilir ki. Atalarımız bize; HER KÖYDE BİR EVİNİZ OLSUN derlerdi de benim aklım almazdı o zaman, yıllar sonra anlamıştım bunu, bu seyahatimizde bir kere daha teyit oldu. Öncelikle Eskişehir girişinde bizi bekleyen Gürbüz TURHAN, kızı Sevinç'e, İl Tarım Çiftçi Eğitim ve Yayın şube müdürü Yüksek Ziraat Mühendisi Sn.Aziz ALBAYRAK ve fotoğrafları çekmede yardım eden Teknisyen Yelda SÜRÜCÜ hanıma ayrıca güler yüzlü personele teşekkürlerimizi yolluyoruz.
Artık akşam oldu ve bizde kalacağımız astsubay ordu evine geldik. Bizi karşılayan komutanımız sanki bizim için orada duruyordu. Bu kadar gülen yüzlü insanlar varken bizim sırtımız yere gelmez. Eşyalarımızı bıraktıkdan sonra yan binadaki salona çay içmeye gittik. Uzun zamandır bizi bekleyen bir arkadaşım geldi epeyce sohbet ettik tam gidecekti ki.... Başımdan aşağı duran yakışıklı bir delikanlı, aman Allah Halil BİLEN soyadı gibi gerçekten bilen sanki beni o masaya otururken gördü de geldi. Yahu be adam sen nerden biliyorsun ben orda oturuyorum. Haydiiiii başladık muhabbede. Az sonra Gürbüz TURHAN gelecek dedi, uzun sürmedi geldi, sanki bütün gün bizimle uğraştığı yetmemiş gibi birde gece vakti çıktı geldi. Biz misafiriz ev sahibine karışmayız. Haydi akşam yemek saati kalk yemek yiyeceğiz dedi Halil BİLEN, itiraz edemedim misafiriz ya... hatırı kalmasın bir iki lokma yiyelim dedim çünkü öğlen yediklerimden haberi yok. Bula bula ölmüş hayvan etini bize yedirdi ya, ama değdi. (Halil sağol) Bulaşıkları biz yıkayacak değiliz o kadar insanın olduğu yerde. Üst kata çay içmeye çıkalım dediler, dedim ya hiç itiraz etmedim. Çıktık, iyi ki çıktık bilmem kimle kimin maçı varmış, ohhh ne güzel iki televizyon var kocaaaaa salonda millet karşılarına dizilmiş. Bizde üç kişi bir kenara oturduk, oturduk ama bir kaç gün önceden olayı bilen hocam Murat AKIN Tekirdağ'dan geliyor saat gece 10 yoldan aradı 2 saat sonra ordayım dedi, iyi biz çay kahve ne buluyorsak içiyoruz. Sohbetimize diyecek yok millet televizyon başında kırılıp gidiyor bizde bu tarafta arıcılık konuşuyoruz. Konulardan bahsedeyim, aklımıza ne gelirse o, zaten konu konuyu açıyor. Bu arada Halil gelenlerle bizi tanıştırıyor uzanan sıcak elleri sıkarken gülen yüzler yorgunluğumuzu unutturuyor. Bu benim şefim çok sevdiğim biridir dedi Halil arılarıda çok sever deyince... Hani bizde deriz ya belki bir kişi daha işte o an, sen başla masken körüğün benden hediyem olsun dedim. İyi ki dedim, gece yarısına kadar bizimle oturdu. Baharda bir kişi daha geliyor. Halil dediki başlarsa benim işim zor çünkü bu beni geçer. Demek ki tam isabet. Ben bu ay maske, körük ve kovan açacağını yollayayım. Halil ve gürbüz kurs açmaktan bahsettiler onlarda belgesini versinler. Yahu sizin yarın işiniz vardır gidin yatın diyeceğim adamlar sanki yeni gelmiş gibi bu ne sohbet. Telefon çaldı kapıda bizi arayanlar var, benim ihtiyar ve yaşlı oluşumdan dolayı sağolsun Halil koşdu gelenleri aldı geldi. Dön başdan muhabbete.......Biz başka ne konuşuruz ki, dedikodu yok, siyaset yok, yalan yok arıcılığı bir o kadar daha sevmeme sebep oldukları için orada benim gibi çenesi düşük birisine gece yarılarına kadar tahammül ettikleri için nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Sizler için ne desem azdır ama Allah benim için ne istediyseniz sizlere bin katını versin. İyi ki varsınız...Sevgi ve saygılarımı lütfen kabul edin. Bütün bunlar yetmemiş gibi sabahın erken saatinde bizi uğurlamaya gelen Murat hocam ellerinden öpüyorum. Bu günlere siz değerli ÖĞRETMEN lerimiz sayesinde geldik Allah ömrünüzü sağlık ve huzur içinde gecirmenizi nasip etsin. Kühya yoluna girdik, Eskişehir arkamızda ve kalbizde, oradaki dostlarımıza dua ederek ayrıldık. Güzel günlerde buluşmak dileğiyle... Bu yolculuk süresince yüzünden gülücükleri hiç eksik olmayan araç şöförümüz Süha GÜVEN kardeşimize inanılmaz dikkatli oluşundan ve isteklerimizden bıkmadan gösterdiği sabır için teşekkürler...

YAŞAYAN EFSANE...

ESKİŞEHİR seyahatimiz, hayatta kalan son istiklal Gazimiz Yakup SATAR ziyareti olacaktı. Şehidimiz P.Astsb.Çvş. Soner ÖZÜBEK'in cenazesi nedeni ile programımızı değiştirmiştik. Bu görevimizi yerine getirdikten sonra Eskişehir Muharip Gaziler Derneği ziyaret edildi. Oradaki sıcak ve geçmişe dönük sohbetden sonra hep birlikte Gazimize gittik. Bize zaman ayıran ve yakın ilgi gösteren dernek başkanımıza teşekkürler.



Ereğli Kaymakamı Sn. Osman EKŞİ, Karadeniz Bölge Komutanı Sn. Tuğamiral Türker ERTÜRK ve Belediye Başkanı Sn.Murat SESLİ tarafından gönderilen hediyeleri ve Şükran plaketlerini Gaziler adına başkan Temel ŞAHİN takdim etti.



Karadeniz Bölge Komutanı Tuğamiral Türker ERTÜRK tarafından Cumhurriyetimizin 84. kuruluş yıl dönümü anısına Gazimize gönderilen şükran mektubu bize araç komutanlığıda yapan Astsb.kd.bşçvş. Duran DOĞANAY tarafından okundu. Daha sonra hepimiz Yakup dedenin elini öperek, tüm Zonguldak halkının selam ve saygılarını ilettikten sonra daha fazla rahatsız etmeden hakkını helal etmesini isteyerek oradan ayrıldık. Akşam Astsubay ordu evinde kalabilmemiz için görüşmeler yapılmıştı. Gülen yüzlü personel rahat edebilmemiz için bizi çok güzel ağırladı.


GEÇMİŞİNE SAHİP ÇIKMAYANLAR, GELECEĞİNE SAHİP OLAMAZLAR...

ESKİŞEHİR ESKİŞEHİR...

Birkaç aydan beri TÜRKİYE MUHARİP GAZİLERİ DERNEĞİ KDZ.EREĞLİ TEMSİLCİLİĞİ Başkanı Temel ŞAHİN ve Gazilerimiz ile ziyaret etmeyi planladığımız Gazimizin sağlık nedenlerinden dolayı bu seyahat ertelenmişti. En son Eskişehirdeki Gaziler derneği başkanı ile yapılan görüşmelerin ardından bu hafta seyahatin uygun olduğu ve bizi eve kabul edebilecekleri bildirildi. Bu ziyaret Kdz.Ereğli kaymakamımız Sn.Osman EKŞİ, Karadeniz Bölge Komutanımız Sn.Tuğamiral Türker ERTÜRK paşamızın ve Belediye Başkanımız Sn.Murat SESLİ'nin büyük destekleri ile gerçekleştirildi. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 84. yılında gerçekleştirilen bu anlamlı ziyaret Gazilerimiz içinde çok büyük moral oldu. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunarım.
Yakup SATAR (1898,Kırım) doğumlu olan, hayatta kalan tek KURTULUŞ SAVAŞI GAZİSİ. Askerlik döneminde Gizli Gaz Birliği’nin üyesi 200 kişi ile kimyasal gaz eğitimi gördükten sonra Bağdat'a giden 50 özel asker arasında yer aldı. Bu gizli görev rafa kalkınca normal tabura intibak etti. Aynı günlerde İstanbul işgal edilip Bağdat'a asker gönderilemeyince mevcut birlikler İngilizlere teslim oldu. Yakup Satar 65 gün hastahenede 2 yıl da esir kampında kaldıktan sonra esir değişimi sonrası kurtulur. 22 gün de Bağdat'tan İstanbul'a gelir. Memleketi Eskişehir'e uğradıktan sonra Milli Mücadele'ye katılır. 5 yaşında Kırım'dan Eskişehir'e ailesiyle göçmek zorunda kalan Yakup Satar halen Eskişehir’in Hacı Seyit Mahallesi’nde yaşıyor.
23 EKİM 2007 de başlayan ve 2 gün süren ancak bizim için çok anlamlı olan bu gezimizden bir kaç anımızı paylaşacağım. Eskişehir Kurtuluş savaşında olduğu gibi bu günde Vatan savunmasında şehit veren bir ilimiz. Aynı gün saat 11 de Eskişehir İli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Gürbüz TURHAN bizi karşıladı (sonra anlatırım). Öğlen namazını müteakip defnedilecek olan Şehidimiz P.Astsb.Çvş. Soner ÖZÜBEK'in, cenaze namazına katılmak için bize rehberlik etti. Cenazenin kaldırılacağı yere gitmek kalabalıktan imkansız görünüyordu, Gazilerimizi gören herkes büyük bir sevgi ile yol verdi. Buna rağmen birbirimizden zaman zaman ayrıldık. Bu kareler yorumsuz.....



TÜM ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANIYORUZ...

21 Ekim 2007

KOVANDAN BAYVAROL'UN ALINMASI...


Varroa paraziti için kullanılan BAYVAROL adlı ilacın 5-6 haftalık kullanım süresi doldukdan sonra kovandan alınması gerekiyor. Dikkat ederseniz ilacın altında arılar faaliyetine devam ediyor. Bu görüntüleri ziyaret ettiğimiz Zafer ALTUNSOY kardeşimizin arılığında çektik. Bu arılığı sıkca ziyaret etmek lazım yoksa mangalın ateşi sönerse işimiz zor...

19 Ekim 2007

AZMİN ZAFERİ...

Zafer ALTUNSOY, dört yıl önce arıcılık kursuna gitti. Çalıştığı iş nedeniyle arıcılık yapamadı, bu yıl 5 koloni ile arıcılığa başladı 4 koloniden 55 kilo bal hasat etti. İki arısını böldü, şu anda yedi koloniye sahip. Arılığı şehir dışında Ereğli'ye bağlı BALLI köyünde, adı üzerinde Ballı köyü... Zafer hayatında titizliği ve başarısı ile bilinir, bu titizliği arılığınada yansımış.
Bu gün Ali Yücel ERGİN ile beraber ziyeretine gittik. Arılıkda çok güzel bir arı evi, düzenli şekilde sıralanmış arı kovanları ve etrafı çevrili bahçesini gördük. Bir iki kovanını kontrol edelim dedik. Ali YÜCEL ile beraber kovanları açtılar. Zafer yanında ustası olunca cesaretlendi ki eldivenleri çıkarttığı yetmemiş gibi havanında güzel oluşundan dolayı maskeninde önünü açtı. Birkaç görüntü aldık ve...
Arılarını kontrol ettikten sonra bir çok marifetinin olduğunu bize anlattı. Bunlardan bir taneside çok iyi mangal yapmakmış, bunu ispat için mangalı hazırlamıştı. Bizde morali bozulmasın diye sesimizi çıkartmadık. Öyle ya adamın morali bozulmasın bunun ileriside var...
Bu arada öğleden sonra olduğu için karnımızın aç olduğunu biliyordu arılıkda kenarda tüten mangalın dumanı... Bundan sonrası malum anlatmaya gerek yok... Allah arılarını bin eylesin mangalın hiç sönmesin diye dua ederek oradan ayrıldık. İşte azmin zaferi. TEBRİKLERRRR...

17 Ekim 2007

TANIYAN VARMI...


Arılıkta dolaşırken bu mevsimde bol bol çekirge ve peygamber devesi görüyorduk, ilk defa tesadüfen gördüğüm bu çekirgeye benzeyen böceğin görüntülerini almadan duramadım. Belkide gören vardır ama ben ilk defa gördüm, zaten görülecek gibide değil ...

16 Ekim 2007

KOVAN UÇUŞ DELİĞİ DARALTMA...

Bir çok uzmanın söylediğine göre kovandaki arılı çerçeve sayısına göre uçuş deliğinin genişliği ayarlanır. Çünkü kovandaki arıların 18-20 günlük olanlarından bir kaçı uçuş deliğinde muhafızlık görevi yaparlar. Bu görevin yerine getirilmesine yardımcı olmak için bizlerde uçuş deliğini daraltırız, dikkat edilmesi gereken arılı her çerçeve için uçuş deliği bir santim olmasıdır. Arı kovanlarının uçuş deliği değişik nedenlerden dolayı daraltılır. Bunlardan biriside kışa girerken kovan içi ısının kaçmaması içindir. Daraltmanın yapılış amacı arıların propolis toplayarak zaman harcamalarını önlemek içindir, ama burada görüldüğü gibi gereğinden fazla daraltmak veya gereksiz malzeme kullanmak fayda yerine zarar veriyor. Arıları gereksiz şekilde meşgul etmemeliyiz uçuş deliğine koyacağımız malzeme en güzeli bir parça çıta olabilir. Bez, gazete, naylon gibi hoş olmayan ve arıyı gereksiz yoran şeyler olmamalı...TIKLAYIN

14 Ekim 2007

ARILAR KOVANI NASIL HAVALANDIRIR...


Arılar yazın kovan içine saatte 3000 litre hava basarlar. Bu öyle basit bir olay değildir. Kovan içinde petek örülecek yerde ki sıcaklık farklı, balın suyunun uçurulması için gerekli sıcaklık farklı, yavruların olduğu yerdeki sıcaklık farklıdır. Bütün bu hesaplamalar yapılarak kovan içine ya serin hava verilir ya hava sirkülasyonu sağlanır ya da gerekli yerde gerekli sıcaklık sağlanır, işte bütün bu akıl almaz işleri arılar kanatları ile yaparlar. Arılar iki motorlu uçak pervanesinden 30 kat daha hızlı kanat çırparak bütün bu işleri hallederler. Dikkat edilirse arılar kovan uçuş tahtasında değişik şekilde sıralanırlar bu sıralanma sıradan bir olay değil, ciddi statik hesaplamalarla yapılır. Zaten bütün bunlar arıcılığı daha da cazip hale getiriyor...

BAYRAMDA TATİL YAPMAYANLAR...

Bayramın birinci günü arılar çok güzel çalışıyor... Hava serin ama polende geliyor.

11 Ekim 2007

TBMM BAŞKANI ZİYARETİ...

TBMM başkanımız Sayın Köksal TOPTAN bir dizi ziyarette bulunmak için geldiği Ereğlide, Gülüç Belediyesi Başkanı Aydın GÜNGÖR'ü ziyaretinde kendilerine Zonguldak kestane balı ve yerli üretimimiz olan poleni ikram ettik.

10 Ekim 2007

OKULLARDA ARICILIK EĞİTİMİ...

Geçen hafta Milli Eğitim Müdürümüz Turan AKPINAR ile yaptığımız okullarda arıcılık eğitimi ile ilgili görüşmeyi Ereğli Demokrat Televizyonu haber yapmıştı.

8 Ekim 2007

MECLİS BAŞKANIMIZ...


Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Köksal TOPTAN pazar günü bir dizi ziyaretlerde bulunmak üzere yoğun bir programla Zonguldak - Ereğli'ye geldi. Bu ziyaretinde halkımızla çok sıcak sohbetler etti ve çoçuklarla yakından ilgilendi.
Zonguldak kestane balımızı ve yörede üretilen çok kaliteli polenimizi Sayın Cumhur Başkanımıza, Sayın Başbakanımıza iletilmek üzere ve kendilerine ikram ettik.

GÖRMEK LAZIM...

Karadeniz - Ereğli, Türkiyede çok bilinen bir ilçe. Demir çelik fabrikası ve gemi yapım sanayisi ile dünyanında ilgisini çeken ikiyüz bin nufuslu şirin bir ilçe. Arazisinin büyük bir kısmı ormanlarla kaplı. Dünyada sadece burada yetişen Osmanlı çileği ile çok ünlü. Zonguldak ormanlarının içinde olan Ereğli ormanlarında da kestane ve ıhlamur ağaçları boldur. Bu nedenle arıcılık hemen her tarafta yaygın olarak yapılıyor.
Cumartesi günü bir kaç arkadaşla beraber arılık gezisine çıktık ama gördüklerimizi paylaşmadan edemedik. 700 yıl önce İslamiyeti anlatmaya gelen havlucu baba isimli zatın türbesinden, İşgal dönemindeki deniz fenerine kadar olan tarihi güzellikler görmeye değerdi. Fotoğrafta soldan sağa: Ali Yücel ERGİN, Zafer ALTUNSOY ve Kadir TÜZEL Çestepesi mevkiindeki deniz fenerinin üzerindeler manzara inanılmaz güzel.

Kulenin yapılabilmesi için büyükce bir düzlüğü tepe haline soktular ve üzerine kule inşaatı yapıldığı gibi alt bölümdede dehlizler var. içinden daracık merdivenle üste çıkılıyor.

Kulenin altındaki büyük dehliz ve kulenin uzaktan görünüşü. Dehlizde Zafer ALTUNSOY girişde Ali Yücel ERGİN duruyor.

Çeştepede bulunan bu türbede 700 yıl öncesi bölgeye İslamiyeti anlatmak için geldiği söylenen HAVLUCU BABA yatıyor ve mezar taşındaki yazısı.

Yörede bol miktarda bulunan sarmaşıklar (yöresel adı.Evin) Bu mevsimde çiçek açıyor, yanından geçerken arıların oğul verdiğini zannedersiniz. Bu bölgede arıcılık yapan arkadaşlarımızdan Ali Yücel ERGİN ana arı yetiştiriyor. Diğer arılık ve arıcı fotoğrafları başka zaman...

4 Ekim 2007

OKULLARDA ARICILIK EĞİTİMİ...

Karadeniz bölge komutanlığı, Zonguldak Karaelmas ünüversitesi gibi bir çok yerde arıcılık kursu vermenin yanında, bu yıl Türkiye'de bir ilki başlatarak ilköğretim okullarında da arıcılığı anlatmanın yollarını araştırdık. Ereğli milli eğitim müdürümüz sayın Turan AKPINAR ile yaptığımız görüşmeden olumlu sonuç aldık. Bu konudaki isteğimizi resmi yazı ile kendilerine ilettik. Öğrencilerin gelişimini sağlamak için bu tür konuların üzerinde hassasiyetle durduklarını söyleyen Milli eğitim müdürü Turan AKPINAR Tüm okullara bir yazı ile durumu bildireceğini söyledi. İnanıyoruzki bu sayede çoçuklarımıza arı ve arı ürünlerini tanıtmanın yanında, yarının büyükleri olarak onlara bu işi sevdirmeyide başaracağız. Haberi Tıklayın

1 Ekim 2007

VEFA BORCUM...

Hayatımda kendisini tanımaktan onur duyduğum değerli insan, saygıdeğer hocam Nizamettin KAYRAL. Ülkemizde arıcılığın gelişmesine olan katkılarını hepimiz biliyoruz. Bunun yanında bir çok arıcı yetiştirmiş olması ve yazdığı kitapların eser olarak kabul edilmesi ne derece önemli olduğunun belirtisidir. Ülkemiz arıcılığı kalkınma planlarındaki danışmanlığı sayesinde bir yerlere geldiği inkar edilemez.
1923 yılında Tokat’ta doğmuş 1943’te Halkalı Ziraat Okulu’ndan mezun olmuştur. Tarım Bakanlığı’ndaki ilk görevine Beydere Teknik Ziraat Okulu’nda meyvecilik öğretmenliği ile başlamış ve Türkiye Arıcılık Enstitüsü’nün kuruluşundan lağvedilişine kadar Teknoloji Şubesinde ve Enstitüye bağımlı Ankara Arıcılık Kooperatifi’nde çalışmıştır. Tokat, Turhal ve Reşadiye İlçelerindeki görevine ek olarak 70-150 kovanla fenni arıcılık yapmış ve 1966’da İstanbul Teknik Ziraat Müdürlüğü Arıcılık uzmanlığına atanmıştır. Tarımsal ve Kültürel dergilerle Yeni İstanbul günlük gazetesinde yüzlerce makalesi yayınlanmış uzun süre İstanbul Radyosu Günaydın Saatinde mesleki konuşmalar ve televizyonda arıcılıkla ilgili bölgesel program hazırlamıştır. 1953 yılında *Fenni Arıcılık*, 1961 yılında *Fenni Arıcılığın Esasları*, 1969’da *Yeni Teknik Arıcılık*, 1973’de*Modern Arıcılıkta Arı Sütü ve Polen Üretim Metotları* ve *Son Sistem Arıcılık*, 1975 yılında *Yeni Teknik Tavukçuluk* ve *Geliştirilmiş Yeni Teknik Arıcılık* ve 1980 yılında da *Yeni teknik Tavukçuluk* un ikinci baskısı ile *Yeni Teknik Arıcılığın* 508 sayfalık ilaveli üçüncü baskısını ve 1984-1993-1996 yılında da yeni bir dispozisyonla ve oğlu Güner Kayral ile daha geniş olarak 4.-5.-6. baskı YENİ TEKNİK ARICILIK Kitabını Bal-Arı Sütü-Polen konularını genişleterek ve ayrıca da Tarım Bakanlığı Arıcılık Halk Kursları Müfredat programına göre hazırladığı SON SİSTEM ARICILIK kitabını çıkarmıştır. 1976 yılında Tarım Bakanlığınca 4. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile ilgili Arıcılık Özel İhtisas Komisyonu’na seçilmiş ve 1977’de de Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nce organize edilen Batı Anadolu 1. Arıcılık Kongresi’ne *Polen* ile ilgili bildirisini sunmuştur. Bu bildiri de Tarım Bakanlığı, Tarımsal Araştırma Genel Müdürlüğü’nce 1979’da yayınlanmıştır. Emekliye ayrıldıktan sonra oğlu Güner KAYRAL ile Hüsreviye Sokak Karaca İş Hanı No: 1/19 Bakırköy-İstanbul adreste baba-oğul arıcılığın tüm yönleriyle ilgili faaliyetlerini sürdürmektedirler. http://nizamettinkayral.blogspot.com/
Gönül yaşı hiç büyümeyen bu delikanlı hala ülke arıcıları için bir şeyler yapma peşinde.
Temmuz 2007 tarihinde yazdığı eseri herkese tavsiye ediyorum. Bir ömür boyu yapılan işlerin özeti var. Her şeyden önce çekilen sıkıntıları acaba bizim kaçımız çeker bu gün... Öğreneceğimiz çok şey var. Saygı değer hocam, İstanbulda sizde gördüğüm kursun sayesinde arıcılık yapıyorum ve ailemin geçimini temin ediyorum. Allah size hayırlı sıhhatli uzun ömürler versin. Ellerinizden öpüyorum. İyiki varsınız....