31 Mayıs 2007

BİZİMKİLER....!!!

Bizimkiler derken aslında bizi biz yapanlar demek istedim. Fazla söze gerek yok.

Mehmet Tekin ÇUBUKÇUOĞLU 27/04/1934 KDZ.Ereğli Doğumlu 1952 yılında arıcılık kursuna katılmış ve o günden beri aktif olarak arıcılık yapıyor. Kendisinden arıcılar çok istifade etmiştir. Bende iki analı ve yatay olarak 18 çerçeveli kovanı ilk defa onda gördüm. Allah sağlıklı uzun ömürler versin, ellerinden öpüyorum.Resim 1982 yılına ait.


Kadir TETİK 1939 Bolu Dörtdivan Doğumlu.
Halen arıcılık yapmakta olan bu genç delikanlı geçenlerde birde kalbini revizyona sokmuş. Kadir amcaya Allah'tan acil şifalar diliyoruz.

Makbule CAN 1939 Doğumlu üç çoçuk annesi yaşadığı yüksek dağ köyünde çoçuklarını en iyi şekilde yetiştiren Makbule teyze yıllardır arıcılık yapıyor. 1990 yılında arıcılık kursuna giderek sertifikasını alan Makbule teyze 90 kovana bakıyor. Bağ bahçe işlerinden arta kalan zamanlarında da gönlünden geçenleri işte böyle kağıda aktarıyor. ZKÜ. den Doç.Dr. İrfan KANDEMİR hocamla ziyaretine gittik.
Zaman içerisinde yazmaya devam edeceğim. Tanıdığınız, bildiğiniz bu değerleri lütfen yollayın hepimiz tanıyalım.

29 Mayıs 2007

DELİ BAL...

Bir çok insanın merak ettiği şu nam yapan DELİ BAL var ya. İşte onunla tanışalım istedim. Doğu Karadeniz bölgesinin her yerinde, Batı karadeniz bölgesinin bazı kesimlerinde yetişen görünümü harika olan orman alt bitkisi olarak bilinen orman gülü; Mor gül ( ağu- komar) Rhododendron Karadenizde odun olarak kullanılmasının yanında, kaşık yapımında da kullanılmaktadır. Her mevsim yaprakları koyu yeşil olan bu bitki rakım yükseldikce boyu kısalır ve çiçeklerinin formu değişir. Bunun yanında yaprağını döken ve çiçekleri açık sarı olan Sarı gül (çifin) de aynı ortamda aynı familyadan olarak yer almaktadır. Bu bitkilerin yapraklarını hayvanlar yemez, zehirlidir. Çiçeklerinin çekici, bol nektarlı ve polenli olmaları arılarımızı çok sevindirir. Bu bitkilerden üretilen balı yiyenlerde hızlı bir tansiyon düşmasi meydana gelir. Bilim adamlarının bu yönü üzerinde çalışmaları, kimyasalların aksine hiç bir yan etkisi olmayan bu doğal tansiyon düşürücüyü ilaç olarak imal etmeleri bu konuda sıkıntısı olan bir çok hastayı rahatlatacağına eminim. Bu konuda bir takım çalışmalarımız devam etmektedir. Orman gülü fotoğraflarını çeken dostum Fikret BAYDEMİR'e teşekkür ederim.
Sarı gül (çifin) fotoğrafını Trabzon daki babasını ziyarete giden dostum Salih Zeki ER yolladı. Kendisine teşekkür eder, bu vesile ile babasınada Allah'tan acil şifalar dilerim.

27 Mayıs 2007

YÜKSÜK YAPIMI (ANA ARI MEMESİ)...

Yıllar önce yapmaya çalıştığım ana arı yüksüklerinin aklım sıra en güzel şimşir ağacından yapılan malzemeden düzgün çıkacağını düşünmüştüm. Aslında güzel bir ATA sözümüz derki; "Ekmeği ekmekciye ver birde başına vur" Ne kadar doğru. Sanayi çarşısında ağaç torna işi (çıkrıkçı) yapan çok sevdiğim ustam Yavuz ÇAM (Rahmetli oldu) ağaç işini bilen adam. Bal mumu eriyince ağaca sarılır ve çıkmaz dedi. Onun bu vakumunu bozacak hava boşluğuna ihtiyaç var. Bunun için yüksük yapımında en güzeli geniş dokulu ağaç kullanmak lazım. Kayın ağacı bu iş için mükemmel. Yüksüklerin yapılacağı mumlar mutlaka ve mutlaka hijyen olmalı bunun için hiç kullanılmamış peteklerden faydalanmak lazım. Veya yakınınızda petek üreten firma varsa oradan steril olarak petek yapılmadan önce pestil dedikleri mumlardan alabilirsiniz. Eritme işlemi Benmari usulü olmasında fayda var çünkü ateş bal mumunu direk eritirse yanma meydana gelir ve mumdaki sağlığı bozar. Bunun için piyasada arıcılık malzemesi satılan yerlerde çok güzel mum eritme ibrikleri satılıyor. İbriğin üzerini açarsanız harika mum eritme kabı oluyor. Şimdi yüksük yapma çubuğumuzu sürekli suyun içinde saklamamız gerektiğini unutmayalım. ıslak yere bal mumu yapışmaz. sudan çıkarttığımız çubuğu hafifce silkelersek ucunda su damlası kalmaz, bunu erimiş bal mumunun içine 90 derece dik olarak 0,5 cm kadar batırıp çıkertalım. Eğer mum çok sıcaksa yüksükler çok ince olur bunun için 2-3 defa muma batırmak gerekebilir, sonra suyun icinde soğutup parmaklarımızın arasında hafifce döndürerek çıkartalım. İşte yüksüklerimizi hazırlamaya başladık. Nekadar lazımsa o kadar yapmaya devam. Çoçuklar bu işi iyi yapıyor... Hem işimiz arıcı yetiştirmek değilmi...
Çıtalara yapıştırma işi kolay. Erimiş mum dan biraz çıtaya damlatıp yüksüğü dik olarak üzerinde tutmak yeterli. Ana arı üretimini düşünüyorsanız yüksükleri çerçeveye yapıştıracağınız küçük kare çıtalara yapıştırmanız işinizi kolaylaştırır. Halil BİLEN'in blog da güzel resim var.

25 Mayıs 2007

SADECE ARICILIK KURSU MU ???

Evet uzun zamandır arıcılık kurslarından bahsettik. Bu kurslarda bakın neler olur.
Karadeniz Ereğli'nin Penpeciler köyü Çataklı mahallesinde Halk Eğitim Merkezi ile açılan kursta yapılan eğitim.....

Hamurlar önceden iç malzemesi (kıyma, salça, maydanoz ve kaşar peyniri)konarak hazırlanır...Daha sonra kıvamında kızdırılmış fırına pişmek üzere yollanır.

Bu arada çoçuklara nasıl para kazanacaklarını öğretmek için topladıkları dağ çilekleri satın alınacak...
Kursiyer Selma ALAGÖZ hamurları hazırladı, ben pişirdim, eşi Turan ALAGÖZ kontrol ediyor...Pişenlerin akıbeti malüm.......

eee... konumuz arıcılık değil mi? Birazda ders yapalım. Galiba herkes memnun baksanıza gülüyorlar. Bu anlatılanların uygulaması yapılacak.

22 Mayıs 2007

DOLU DOLU......

Bu güne kadar çok yağmur fırtına gördüm ama inanın ilk defa bu şekilde yağan DOLU gördüm eğer yere çarparak kırılmasalardı her halde yumurta kadar olurdu.Bir anda dışarıda silahlar patlamaya başladı sandım. dışarı çıkmak mümkün değildi, çok hızlı yere çakılarak kırıldılar. Allah herkesi bu afetlerden korusun. saat 23.00
Bunlar kırılmış olan parçalar...

KARINCALAR....

Dünyanın en çalışkan hayvanları olan bu minik yaratıkların bilmediğimiz çoook faydaları var. Bunlardan en çok hoşuma gideni ise eskilerin açık yaraları dikmek için yaptıkları. Yara uçları birleştirilir ve karıncaya ısırttırılırmış ısıran karıncaların başı koparılarak yara ağızı dikilmiş olurmuş......
Ancak arıcılık yapan bizler ise arı kovanlarımıza musallat olmalarını pek sevmeyiz. Unutmayın arı kovanı konacak en güzel yerde minicik sarı karıncaların olduğu yerdir, der atalarımız. Çünkü oralarda asla rutubet olmazmış. Kovanlarımızın üstü sıcak diye yuva yapmaları normal ama şurupluğun içine girerek boğulmaları iyi değil. Aslında kovanlara zararlarıda yoktur. Fakat yinede kurtulmak isteriz, bir çok çeşitli yöntemlerini okudum ve gördüm, hepside mantıklı ama ya yapması zor yada maliyeti yüksek.
İşte bilgi paylaşmanın faydasını burada da gördüm. Kdz. Ereğlide arıcılık yapan Dr.Fikret KARAKAYA ile bu konuda konuşurken ben talk pudrası kullanıyorum (eczanelerde kutu içinde satılıyor) dedi. Hepimizin bildiği bu minik yaratıklar evlerede çok gelirler ve genelde ilaç kullanılır, unutmayalımki kullanılan ilaçlar ZEHİR dirler. Evimize ve çevremize zehir dökmeyelim.
Talk pudrasını karıncaların geçtiği yerlere ve kovanın üzerine dökerek yaymak yeterli bir daha çok uzun süre oraya gelmiyorlar.

21 Mayıs 2007

KTÜ'LÜ ARICILAR......

Hani hep deriz ya arıcının eğitimlisi olsun diye!!! İşte bundan iyisi ne olabilir ki? Örneği burda.
KTÜ (Karadeniz Teknik Üniversitesi) den gelen misafirlerimizle arıcılık konusunda bilgi alışverişi yaptık. Gecen yıllarda Kestane balımızın çalışmasını yapan Doç.Dr.Sevgi KOLAYLI ve Yüksek Lisans öğrencisi Ali Osman SARIKAYA ile Doç.Dr.Mualla YALÇINKAYA KDZ-EREĞLİ ye gelerek arılığımızı ziyaret ettiler. Bizim için çok faydalı olan bu ziyerette hem bu güne kadar olan çalışmalar hemde bundan sonraki çalışmalarda yapabileceklerimizi gözden geçirdik. Her zaman söylediğim gibi bilim adamı ve arıcı el ele vererek çalışmalarımızın sonucunda ülkemiz hak ettiği yere ulaşacaktır.
KTÜ örneğinde olduğu gibi. Değerli hocam Doç.Dr. Sevgi KOLAYLI ve çalışma arkadaşlarına arıcılığa sağladıkları katkılarından dolayı bir kez daha teşekkür ediyoruz. Kestane balı konusundaki çalışmaların sonuçları www.zaybir.com sitesinde "kestane balı ve özellikleri" başlığı altında yer almaktadır.

NASIL ARICI OLUNUR...!!!

Aydın ilimiz bir çok ürünü ile ün yapmıştır biliriz. Bu gidişle daha çok konularda da ün yapacak.
Uzun zaman önce bir vesile tanıştığım bir aileden bahsetmiştim ve bu aile
çoçuklarından birinin hastalığı sebebiyle benden kestane balı istemişti. Çok şükür çoçuk şimdi iyi, arkasından kaliteli balı nerden ve nasıl bulabilecekleri konu olunca bende en iyi balı kendi kovanınızdan üretirsiniz dedim. İyiki dedim, dostumuz eşi Arzu hanımla birlikte arıcılığa başladı ve kurallarınıda koydu. Bana yolladığı yazıyı aynen yayınlıyorum.
Sinan GÜLER'e bu paylaşımından dolayı teşekkürler... Başarılarının devamı dileğimle...

ARTIK BEN ARICI OLDUM
ARICI OLDUĞUNUZU NASIL ANLARSINIZ.???

15/05/2007
İşyerimdeyim ama kafam burda değil. Arılarımda . Nasıl yapsamda kaçıp gitsem diye düşünmeye başlamıştım ki birde baktım yoldayım. Doğru arılarımın yanına gidiyorum.

Kural 1: işyerinden çeşitli bahaneler ile ayrılıp arıların yanına gidilecek.

Yirmi dk sonra arıların yanındayım. Heyecan ile böldüğüm kovana bakıyorum. Ana arı çıkmış. Güzelliği göz kamaştırıyor. Şöyle derinden bir maşallah çektikten sonra öpüveresim de geldi. Ama arı bu sağı solu belli olmaz, deyip vazgeçtim. Diğer ana yüzükleride açılmış. Bizim arı oğul üstüne oğul verdiğinden içinde arı kalmamış . Tabii canım sıkıldı doğal olarak. Zayıf kovanların önünde içeriye arıların girmemesi için bir mucadele olduğunu gördüm . eyvah yağmacılık başladı herhalde diye düşündüm. Çünkü bölge olarak bahar bitti ve çiçek kalmadı. Hafta sonunda taşımaya karar verdim ama her halde beklemiyecek diye düşünüp, yarın akşam taşınayım. Deyip tüm kovanlara şeker şerbeti verdim.

Can sıkıntısı ve hayal kırıklıkları içinde eve döndüm.

Hava kararmak üzere cep telefonum çaldı. Arıyan yaylada ki arıları götüreceğim yerdeki arkadaşım. Heyecan içinde ağaçta oğul var. Alacakmısın dedi. Hiç düşünmeden olur dedim. Tamam biz alırız dedi ve Telefon kapandı ama bunlar arıcılıktan anlamaz nasıl alacak diye düşündüm. Yapacak bir şey kalmamıştı. Yüce rabbim acıdı herhalde oğul veripte giden arıların yerine nasip gönderdi diyede düşünmedim değil.

Doğru köye gittim. Yanıma boş bir kovan iki boş çıta ve şeker alıp. Yola koyuldum. Saat 22:10 çivarında oğul arının olduğu yere ulaştım. Oğulu almışlar bir şeker çuvalının içine koymuşlar ağzını bağlamışlar. Birkaç tanede arı sokmuş tabii. Havasız kalır çıkartalım kovanın içine koyalım dedim. Gerek yok bir sey olmaz dediler. Köylü adam bunlar pekde işlerine karışılmıyor. Bir şey diyemedim. Onlar alıp götürecek diye düşünüyor. Bende nereye götüreyim gece vakti diye düşünüyorum. Benim derdim. Arı ne olacak onlar bilgisayar derdinde. Saat 24 u yaklasmaya basladı. Burda bahce varmı dedim. Var tamam buraya koyalım dedim. Gece saat 00:30 u gosterdıgı sırada ben once çuvalın ağzını açtım. Anında hoş geldiniz deyip ellerim den öpmeye başladılar. Ayıp oluyor demeye kalmadan üst üste nasıl oluyor bunlar karanlıkta görüyor. Canım yanıyor. Çuvalın içinden dal parçasını çıkardım. Üzeri arı dolu. Bir salladım. Lop diye kovanın içine oturdu. Çuvalıda şöyle bir salladım. Kaçtım. Kim dediyse yalan söylemiş . bu arılar gece görüyor. Kovaladılar beni. İsabet bile sağladılar.
Kural 2: arıcılıkta yer zaman mevki konum diye bir şey yoktur. Arıcı her zaman her yerde ve her koşulda çalışan insandır. Gecenin bir yarısında bile oğul alır.
Herhalde gece yarısı ilk oğul yerleştiren arıcı diye de kitaplara geçeçeğiz. Olsun o kadar acemi ördek misali
Saat 02:00 civarında eve dönmek nasip oldu. Yorgun bır şekilde kendime zorla yatağa attım. Çalışma odamdayım. Masa lambasını yakmışım. Yanımda bir kovan duruyor. Çıtaları tektek alıyorum. Masa lambasınını ışığı altında kraliçeyi arıyorum ha tamam buldum. Ne kadar huzursuz olmus peteğin üzerinde koşturup duruyor. Aaaaa uçtu. Dur gitme . nereye gittin derken uyandım. Ne rüya imiş dedim.
Kural 3: Yattığınızda bile rüyanızda arı görüyorsanız. İşte arıcı oldunuz demektir. Yada arı ile kafayı bozmak üzeresiniz.

13 Mayıs 2007

YALANCI ANA...

Arıcılıkla ilgisi olan herkesin bildiği gibi (olmayanlarda bilir ya) arı ailesinde ana arı her zaman kovanın hakimiyetini elinde tutar. Bazı sebeblerden dolayı kovanda ana kayıpları olabilir. Bu durumlarda eğer kovanda ana arı yetiştirmek için uygun yaşta yumurtalar yoksa arılar içlerinden bir kaç işçi arıyı (kısır dişiler) beslemeye başlarlar. Arıcılıkta buna yalancı analı oldu denir. Yaratılışı itibariyle döllenme özelliği olmayan bu işçi arılar dolayısıyla dölsüz yumurta yumurtlayacaklardır. Ancak yumurtlamanında bir sistem içinde olmasına rağmen bu işçi arılar düzensiz ve gelişigüzel yumurtayı bırakırlar. Bu özelliği de biz arıcılara iyi bir uyarıdır, arıcılar bu tür kovanlarının ana arısını kaybettiğini daha kolay anlaması için kolaylık sağlar. Bir çok kaynakta bu tür arıların 150 - 200 metre uzağa silkelenmesi halinde yalancı anaların orada kalarak geri gelemeyeceğini yazar, ancak yeni yumurtlamaya başlayanlar genelde geri geliyor.
Şimdi biz işin teknik boyutuna bakalım. Ana arı yok olunca arılar birilerini beslediği için yumurtlamaya başlayanlar olduydu, o halde bu beslenme şartlarını ortadan kaldırırsak onlarda yumurtlamadan vaz geçmesi gerekir. Bizim yıllardır uyguladığımız yöntem işte bu % 100 sonuç alıyoruz. Kovandaki tüm çerçeveleri silkeleyip alıyoruz arılar dalda oğul gibi kovanın içinde salkıma giriyorlar 3-5 tanesi çalışmaya devam ediyor yinede. Bu şekilde 3 gün beklettiğimiz arılara çiftleşmiş hazır ana arı varsa vermek en iyisi, eğer yoksa günlük yumurtalı bir çerçeve ve arılarımızın işgal edeceği kadar diğer çerçeveleri koymamız yeterli. Unutmadan aldığımız erkek yumurtalı veya yavrulu eski çerçeveleri geri vermiyoruz. Polenli ve ballı olanları vermek yeterli.

9 Mayıs 2007

PROPOLİS ÜRETİMİ

Propolis: Korunan şehir (Yunanca) Arılar kovanda çok çeşitli kullanım amaçlı bitkilerin değişik yerlerinden kısmen yalayarak kısmende toplayarak derlediği içeriğinde çok değişik kimyasal maddelerin olduğu açık sarı dan koyu kahve rengine kadar değişik renklerde olan yapışkan bir madde.
Değerli arıcı arkadaşlarım bu güne kadar konuştuğum bir çok ildeki arıcıların hemen hepsi bu yapışkan maddeyi kazıyıp atmışlardır. Uludağ arıcılık dergisinde yayınlanan bir makalede çok ilginç bilgiler var bunlardan bir tanesi asrın buluşu denmesi işin önemini anlatmaya yeter zannedersem. Diş dolgusundan tutun da yanık merhemine kadar..... Ben kurslarda şunu söylüyorum kellere ve ölüme çaresi yok. Bitki tohumlarının uzun süre korunması için kaplanması....
Ne yazık ki arıcılarımızın yeterince bilgilendirilmemesi sonucu şu anda Türkiye piyasasında 15- 30 YTL gibi komik rakamlara alınıyor, işlendikden sonraki fiyatına inanamıyacaksınız, işleyenlerin söylediği içinde posa çok, evet bir miktar posa var ama o posanın kedi, köpek mamalarına ve civciv yemlerine antibiyotik olarak katıldığını söylemiyorlar.
HEYYYYYYYYYYY....ARICI ARKADAŞLAAARRRRRRR Yıllar önce okuduğum bir yazıda Japonyada ham propolis 50.000 Japon yeni idi. Akıllı olalım, akıllı.... Bakın hiç bir şey yapamazsak ucuz alkolle veya ispirto ile eritip kovanlarımızın dışına sürelim. Hem kovanlarımızı kimyasallardan uzak tutarız, hemde uzun ömürlü olmalarını sağlarız. Çünki ağaç koruyucu özelliği var.
Üretimi kolay ama çok fazla üretilmiyor. Kovan başına 600 gram civarında yıllık. Özel üretim malzemeleri (Propolis trapı) piyasada satılıyor. Kovan uçuş deliklerinde baharda çok oluyor, Çerçeve aralarında var. Örtü tahtası kullananlar epeyce üretebilir, tahta araları dolu. Eğer toplamak için trap kullanıyorsanız, buradan propolisleri kolay çıkartabilmek için mutlaka derin dondurucuda bir kaç saat bekletin. Çünkü soğuyan propolis kırılkan oluyor ve çok kolay çıkıyor.

Karakavuz köyünde arıcılık yapan Adnan İLİK, ilkbahar bakımını yaparken kovanlarından kazıyarak biriktirdiği Propolisleri ispirto ile eriterek, kovanlarının iç ve dışını bir güzelce boyadı. Bu şekilde kovan içine mikrop öldürücü olarakta iyi bir yöntem.

8 Mayıs 2007

AYI VAAAAARRRR...!!!

Baharın gelmesiyle her canlı üreme mevsimine girer ve iyi beslenmesi gerekir. Ayılar çok iyi protein kaynağı olarak bildikleri arı larvalarına ulaşabilmek için arada bir de olsa uğrayacakları yerler belli. Ne yazıkki bazı arkadaşları çok sık ziyaret ediyorlar ve büyük zarar veriyorlar. Bu arılıkta ne bıraktı ki sağlam olarak, hani haksızda değil .


Kardeşim atını sağlam kazığa bağla, sonra da Allah'a emanet et. Yada resimdeki gibi kapını sağlam kilitle hırsızı günaha sokma :-))
ZKÜ den Doç.Dr.İrfan KANDEMİR Karakavuz köyünde Adnan İLİK ile ayıdan korunan bir arılığa ziyarete gitti. Arılığın etrafı 10 sıra dikenli telle çevrili, korkuluk yapılmış birde gece ağaçta fener yakılıyor.
Bir başka koruma yöntemide Eskişehirden geldi en güzelide bu olsa gerek herkes hayatından memnun. Değerli dostum Halil BİLEN Bu arıcılar sayende çok şey öğrenecek . Bir çok konuda olduğu gibi bu resimleride paylaştığın için TEŞEKKÜRLER...
Şimdi dağın başında arıcı ne yapsın bu ayıcıklar koruma altında, zaten arıcılarda zarar vermek istemez. Peki nasıl yapalımda bu zarara uğramayalım derseniz......... İşte ilacı; Ayıcıklar insandan korkarmı? Evet. İyi koku alırlarmı? Eveeettt. Öyleyse ayıcıkların geleceği yerde durup beklersen ya seni görüp korkacak, yada kokunu alıp gelmeyecek. Sen durup bekleyemeyeceğine göre kokunu bırak... Çok eskilerin yaptığı bu uygulama işe yarıyor deneyin görün.Madem ki insan kokusuna ayıcıklar gelmiyor, berberdeki saçları bir kaç poşete doldurun ve birkaç yerinden delikler açın yağmur yağdığında ıslanmayacak şekilde arılık etrafında yerlere koyun ve ağaçlara asın. Bir miktar saçıda etrafa serpebilirsiniz. İnsan kokusu saçlarda çok uzun süre kalıyor.

7 Mayıs 2007

ARI SÜTÜ ÜRETİMİ

Arı ürünleri içinde en değerlisi sayılan bir üründür.Bir çok üretim şekli olmasına rağmen, burada arıcılığa yeni başlayan lar için bir-iki basit yöntemden bahsedeyim. Ticari üretimler için ayrıca görüşürüz.
Bildiğimiz gibi kovandan ana arıyı alırsak arılar ana arı yapmak için bir kaç yumurtayı ana adayı olarak beslemeye başlayacak bu rada bizde arıları biraz şuruplarsak daha çok arısütü üreterek bu yavruları besleyecekler 72 saat sonra kovanı açarak bu sütleri derlememiz yeterli olacak. İşte en basit yolla ARISÜTÜ üretimi yapılmış olur.


Eğer biraz daha teknik olarak üretmek isterseniz işte o zaman bu arkadaşlar gibi eğitim almak gerekiyor.

En azından bu işi yapan bir çok arkadaşa ulaşmak mümkün. Bu tür çalışmaların video görüntüleride var artık bunlarda temin edilebilir.Bu arkadaşların ,ilk denemesiydi 40 gr arısütü derlediler. Larva transferi yaparak çalıştılar.
Daha teknik çalışarak hem süt üretimi artışı olacak hemde bir kaç ana arı yetiştirme şansı olacaktır. Bu yöntemle çok sevdiğiniz iyi huylu ve bol bal yapan kovanlarınızın ana arısından istediğiniz kadar üretme şansını elde edeceksiniz. Resimde Zonguldak'ta düzenlenen ana arı yetiştiriciliği kursunda kursiyerler yüksük yaparken. Gerekli olan çok basit bir kaç malzemeye ihtiyacınız olacak, ana arı memesi yapmak için 9 mm çapında 15-20 cm uzunluğunda bir yüksük yapma çubuğu, bal mumu eritme kabı, yüksükleri yapıştıracağımız çıtalar, ki bunlar boş çerçeveye 2 veya 3 adet takılıyor. Eğer aynı anda süt ve ana arı üretmeyi planlıyorsanız ana memelerini çıtadan rahatca koparabilmek için küçük kotraplak parçacıkları iyi olur. Bütün bunları hazırladıktan sonra, piyasada çok değişik larva transfer kaşıkları var bunlardan birtane yeter.
Sol resimde kırmızı işaretli gözlerdeki larvaları alarak sağdaki yüksüklere daha önce azda olsa koyduğumuz arı sütünün üzerine bırakmakla larva transferini tamamlamış oluruz. Ortadaki resimde larva transfer kaşığının kullanımı görülüyor. Dikkat edilmesi gereken konu işimizi çok hızlı olarak ve güneşe maruz bırakmadan yapmak lazım. Aksi halde larvalar ölür.

5 Mayıs 2007

POLEN ÜRETİMİ BAŞLADI

Arı denilince akla ilk gelen bal, ama artık bilinen bir çok ürünü var. Bunlardan en çok ürettiğimiz POLEN. Arılar kondukları bütün çiçeklerden en iyi şekilde faydalanırlar, bunun karşılığında da o bitkiyi döllerler işte bunu yaparkende yine boşa çalışmaz ve polenleri derlerler. Polen insan sağlığında son derece faydalı bir üründür, şu kadarını söyleyeyin : Eğer balın değeri bir ise polenin değeri 342 olarak hesaplanmıştır. Dünyada dengeli ve doğel beslenmenin en güzel yolu bence polen tüketmekle başlar.
Kovanlarımızı alttan polen kapanlı yaptırdık bu şekilde polen üretimi daha fazla oluyor.Yazınsıcak günlerinde de arılarımız bunalmıyor. ZKÜ de doktorasını yapan Biyolog Ayça ÖZKAN kovanlardan akşam üzeri polenleri topladı.
Tabiki bu kadar poleni kim ayıklasa güler. Bu gün arılar iyi çalıştı, henüz polen mevsimi tam olarak başlamadı ama Allah bereket versin 5 kilodan fazla.
İyi ayıklamak lazım; yavru göz kapakları, ölü arılar ve bazı istenmeyen parçaların alınması gerekir. İş bitince torbaya doldurup doğru derin dondurucuya. Dünyanın bu harika besinini bütün arıcılarımız üretmeli ki ithal polen yurdumuza getirilmesin ve herkes bu besini yeme şansına sahip olsun......